Havza Haber Ajansı’nın haberine göre ortaya konulabilecek ilk nokta şudur ki “gaybet” “gözlerden gizli olmak” anlamındadır, “bulunmamak” anlamında değil. Dolayısıyla burada söz konusu olan, İmam Mehdi’nin (a.f) insanların gözleri önünde olmadığı fakat onların arasında bulunduğu ve aralarında yaşadığı dönemdir. Bu gerçek masum İmamların (a.s.) rivayetlerinde farklı ifadelerle dile getirilmiştir.
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Ali’nin Rabbine yemin olsun ki, (İmam Mehdi) o dönemde ümmetin hücceti olarak ayaktadır; onların sokaklarında dolaşır, evlerine ve saraylarına girer, doğudan batıya yeryüzünü dolaşır; insanların sözlerini işitir, topluluklarına selam verir; görür ama görülmez; tâ ki vakti ve vaadi gelene dek.” (el-Ğaybe, Nu‘manî, s. 144)
Elbette bu yüce zat için başka bir gaybet türü de zikredilmiştir.
İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Bu işin sahibinde [a.s.] peygamberlerin sünnetlerinden bazıları vardır. Onun Yûsuf’tan [a.s.] olan sünneti ise gizlenmesidir. Allah onunla insanlar arasına bir perde koyar; insanlar onu görürler fakat tanımazlar.” (Kemâlü’d-dîn, c.2, s.350)
Dolayısıyla İmam Mehdi (a.f) hakkında gaybet iki şekilde gerçekleşir: Bazı durumlarda o yüce zat gözlerden tamamen gizlidir, bazı durumlarda ise görülür ama tanınmaz; ancak her hâlükârda insanlar arasında mevcuttur.
Gaybetin Geçmişi
Gaybet ve gizli yaşam yalnızca son İlâhî Hüccet için ilk defa ortaya çıkan bir olgu değildir. Birçok rivayetten anlaşılmaktadır ki bazı büyük peygamberler hayatlarının bir bölümünü gizlilik ve gaybet içinde geçirmişlerdir. Bu durum kişisel veya ailevî bir tercih değil, ilâhî hikmet ve maslahat gereği olmuştur.
Dolayısıyla gaybet İdris, Nuh, Salih, İbrahim, Yusuf, Musa, Şuayb, İlyas, Süleyman, Danyal ve İsa (a.s.) gibi peygamberlerin hayatında da cereyan etmiş ilâhî sünnetlerden biridir. Bu peygamberlerden her biri şartlara bağlı olarak yıllarca gaybet hâlinde yaşamıştır.
Bu sebeple rivayetlerde, İmam Mehdi’nin (a.f) gaybeti de peygamberlerin sünnetlerinden biri olarak zikredilmiştir ve bu gaybetin sebeplerinden biri, peygamberlerin sünnetlerinin İmam Mehdi’nin (a.f) hayatında da gerçekleşmesidir.
İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmuştur:
“Bizden olan Kâim için öyle bir gaybet vardır ki süresi uzun olacaktır.”
Ravî sordu: “Bu gaybetin sebebi nedir, ey Allah’ın Resûlü’nün oğlu?”
Buyurdu ki: “Allah Azze ve Celle, peygamberlerin gaybetlerindeki sünnetleri onun hakkında da uygulamaktan başka bir şeye razı olmamıştır.” (İlelü’ş-Şerâyi‘, c.1, s.245)
Yukarıdaki ifadeden şu da anlaşılmaktadır ki İmam Mehdi’nin (a.f) gaybeti, o yüce zatın doğumundan yıllar önce gündeme gelmişti. İslâm önderleri –Peygamber Efendimiz’den (s.a.a) İmam Hasan Askerî’ye (a.s) kadar– İmam Mehdi’nin (a.f) gaybetinden, onun bazı özelliklerinden ve gaybet döneminde yaşanacak olaylardan haber vermiş ve bu dönemde müminlerin yerine getirmesi gereken görevleri açıklamışlardır.
Hz. Muhammed (s.a.a) de İmam Mehdi’nin (a.f) gaybeti hakkında şöyle buyurmuştur:
“Mehdi benim evlatlarımdandır. İsmi benim ismim, künyesi benim künyemdir. Yaratılış ve ahlâk bakımından bana en çok benzeyendir. Onun için bir gaybet ve bir hayret dönemi olacaktır ki ümmetler bu dönemde sapıklığa düşerler. Sonra o, delip geçen bir yıldız (şihâb-ı sâkıb) gibi ortaya çıkar ve yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle doldurur.” (Kemâlü’d-dîn, c.1, s.286)
Alıntı: Negin-i Âferineş kitabı
yorumunuz